FUAYE
Siir Ana Sayfa
Ali
Coban Cesmesi
Han.Duvarlari
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
                 Han Duvarlari

         Yagiz atlar kisnedi, mesin kirbac sakladi
          Bir dakika araba yerinde durakladi.
          Neden sonra sarsildi altimda demir yaylar,
          Gozlerimin onunden gecti kervansaraylar...
          Gidiyorum, gurbeti gonlumle duya duya,
          Ulukisla yolundan Orta Anadolu'ya
          Ilk sevgiye benzeyen ilk aci, ilk ayrilik!
          Yuregimin yaktigi atesle hava ilik,
          Gok sari, toprak sari, ciplak agaclar sari...
          Arkada zincirlenen yuksek Toros daglari,
          Onde uzun bir kisin soldurdugu etekler,
          Sonra donen, donerken inleyen tekerlekler...
          Ellerim takilirken ruzgarlarin sacina
          Asildi arabamiz bir dagin yamacina,
          Her tarafta yukseklik, her tarafta issizlik,
          Bu islakla uzayan, donen kivrilan yollar.
          Uykuya varmis gibi gorunen yilan yollar
          Basini kaldirarak boslugu dinliyordu.
          Gokler bulutlaniyor, ruzgar serinliyordu.
          Serpilmeye basladi bir ruzgar ince ince,
          Son yokus noktasindan duzluge cevrilince
          Nihayetsiz bir ova agartti benzimizi
          Yollar bir serit gibi ufka bagladi bizi
          Gurbet beni muttasil cekiyordu kendine
          Yol, hep yol, daima yol... bitmiyor duzluk yine.
          Ne civarda bir koy var, ne bir evin hayali
          Sonunda ademdir diyor insana yolun hali,
          Arasira geciyor bir atli, iki yayan
          Bozuk duzen taslarin ustunde tikirdiyan
          Tekerlekler yollara bir seyler anlatiyordu,
          Uzun yollar bu sesten silkinerek yatiyor...
          Kendimi kaptirarak tekerlegin sesine
          Uzanmis kalmisim yaylinin siltesine,
          Bir sarsinti... uyandim uzun suren uykudan;
          Geciyordu araba yola benzer bir sudan
          Karsida hisar gibi Nigde yukseliyordu,
          Sag taraftan cingirak sesleri geliyordu;
          Agir agir onumden gecti deve kervani,
          Bir kenarda gorundu beldenin viran hani.
          Alaca bir karanlik sarmadayken her yeri
          Atlarimiz cozuldu, girdik handan iceri
          Bir deva bulmak icin bagrindaki yaraya
          Toplanmisti garipler simdi kervansaraya.
          Bir noktada birlesmis vatanin dort bucagi
          Gurbet ceken gonuller kusatmisti ocagi,
          Bir pirilti gordu mu gozler hemen daliyor,
          Gogusler cekilerek nefesler daraliyor,
          Sisesi is baglamis bir lambanin isigi
          Heryuzu ciziyordu bir huzun kirisigi,
          Gitgide birer ayet gibi derinlestiler
          Yuzlerdeki cizgiler, gozlerdeki cizgiler...
          Yatagimin yaninda esmer bir duvar vardi,
          Ustunde yazilarla hatlar karismislardi;
          Fani bir iz birakmis burda yatmissa kimler,
          Aygin baygin maniler, acik sacik resimler...
          Yukuya varmak icin bu hazin gunde, erken,
          Kapanmayan gozlerim duvarlarda gezerken
          Birdenbire kipkizil birkac satirla yandi;
          Bu dort misra degil, sanki dort damla kandi
          Ben garip cizgilere ugrasirken basbasa
          Raslamistim duvarda bir sair arkadasa;
          *On yil ayriyim Kinadagi'ndan
          Baba ocagindan yar kucagindan
          Bir cicek dermeden sevgi bagindan
          Huduttan hududa atilmisim ben*
          Altinda da bir tarih. Sekiz mart otuz yedi..
          Gozum imza yerinde baska ad gormedi.
          Artik bahtin aciktir, uzun etme arkadas!
          Ne hudut kaldi bugun, ne askerlik, ne savas;
          Araya gitti diye iclenme baharina,
          Huduttan goturdugun san yetisir yarina!
          Ertesi gun basladi gun dogmadan yolculuk
          Soguk bir mart sabahi...Buz tutuyor her soluk
          Ufku tutusturmadan fecrin ilk alevleri
          Arkamizda kaliyor sehrin kenar evleri
          Bulutlarin ardinda gun yanmadan sonuyor,
          Hoyukler bir dag gibi uzaktan gorunuyor...
          Yanimizdan geciyor agir agir kervanlar,
          Bir derebeyi gibi kurulmus eski hanlar
          Biz bu sonsuz yollarda variyoz, gitgide,
          Iki dag ortasinda bogulan bir gecide
          Siki bir poyraz beni titretirken icimden
          Gecidi atlayinca sasirdim sevincimden
          Ardimda kalan yerler anlasirken baharla
          Onumuzdeki arazi ortulu simdi karla
          Bu gecit sanki yazdan kisi ayiriyordu
          Burada son firtina son dali kiriyordu
          Yaylimiz tukenirken yollari ayni hizla
          Savrulmaya basladi karlar etrafimizda
          Karlar etrafi beyaz bir karanliga gomdu;
          Kar degil, gokyuzunden yagan beyaz olumdu...
          Gonlumde can verirken koye varmak emeli
          Arabaci haykirdi *Iste Araplibeli*
          Tanri yardimci olsun gayri yolda kalana
          Biz menzile vararak atlari cektik hana.
          Bizden evvel buraya inen uc dort arkadas
          Kurmustular tutusan ocaga karsi bagdas
          Citirdayan calilar dort cana can katiyor
          Kimi haydut kimi kurt masali anlatiyor
          Gozlerime cokerken agir uyku sisleri
          Cicekliyor duvari ocagin akisleri
          Bu akisle duvarda cizgiler beliriyor
          Kalbime ates gibi su satirlar giriyor
          *Gonlumu cekse de yarin hayali
          Asmaya kudretim yetmez cibali
          Yolcuyum bir kuru yaprak misali
          Ruzgarin onune katilmisim ben*
          Sabahleyin gokyuzu parlak, ufuk acikti
          Gunesli bir havada yaylimiz yola cikti
          Bu gurbetten gurbete giden yolun ustunde
          Ben uc mevsim degismis goruyordum uc gunde
          Uzun bir yolculuktan sonra Incesu'datdik
          Bir han yorgun argin tatli bir uykudaydik
          Gun dogarken bir olum ruyasiyla uyandim.
          Basucumda gordugum su satirlarla yandim!
          *Garibim namima Kerem diyorlar
          Asli'mi el almis haram diyorlar
          Hastayim derdime verem diyorlar
          Marasli Seyhoglu Satilmis'im ben*
          Bir kitabe kokusu duyuluyor yazinda
          Korkarim yaya kaldin bu gurbet cikmazinda
          Ey Marasli Seyhoglu, evliyalar adagi!
          Bahtina lanet olsun asmadiysan bu dagi!
          Az degildir, varmadan senin gibi yurduna
          Post verenler yabanin hayduduna kurduna!
          Arabamiz tutarken Erciyes'in yolunu
          Hanci dedim bildin mi Marasli Seyhoglu'nu?
          Gozleri uzun uzun burkuldu kaldi bende,
          Dedi
          Hana sag indi olu cikti gecende!
          Yasaran gozlerimde her sey artik degisti
          Bizim garip Seyhoglu buradan gecmemisti...
          Gonlumu Marasli'nin yakti kara haberi.
          Aradan yillar gecti iste o gunden beri
          Ne zaman yolda bir han raslasam irkilirim,
          Cunku sizde gizlenen dertleri ben bilirim
          Ey koyleri hududa baglayan yasli yollar
          Donmeyen yolculara aglayan yasli yollar!
          Ey garip cizgilerle dolu han duvarlari
          Ey hanlarin gonlumu sizlatan duvarlari!... 
                                 FARUK NAFIZ CAMLIBEL