Karanlýk emici
Yangin
Gorunmeyen katil
Hikayeler&Espiriler1
Hikayeler&Espiriler2
Hikayeler&Espiriler3
Hikayeler&Espiriler4
Richard feynman
Leylek modeli
Kanitlama&Yontemleri
Paradox tekniði
Bir iki paradox daha
Alaaddin'in cini
Zeno'nun paradoxu
Aristo'nun tekerlek
paradoxu
Arrow ve birkac 
Paradox daha
Metafizik
FUAYE
REKLAM
Televizyoncunun biri omrunu tamamlamis obur dunyaya gitmis. Sevabina gunahina bakmis, cennete buyur etmisler. Televizyoncu bakmis, hic de dunyada anlattiklarina benzemiyor. Cennet.. Gozalabildigine yemyesil cimen.. Her yanda sessiz sedasiz oturmus, dusunen insanlar. Cit yok... Cani sikilmis televizyoncunun... "Acaba, demis, bir de Cehennem'i gorsem?"
Meleklerden biri almis, dogruca Cehenneme'e goturmus. Bizimki kapidan soyle bir... uzanmis: Ooooo!.. Bir cumbustur gidiyor. Enfes bir orkestra.. Cildirtan bir muzik.. Harika dekor.. Ortada cirilciplak dans eden birbirinden nefis kizlar.. Karsisinda sira sira icki ficilari.. Musluguna bardagi dayayan kana kana iciyor. Bizimki hemen firlamis, kosmus kendisini getiren melege:
"Tamam." demis, "Cehennemde kalmak istiyorum ben."
Islemleri tamamlanmis, gitmis Cehennem'e. Fakat o da ne? Deminki goruntuden eser yok. Ne orkestra, ne kizlar, ne icki, ne su, ne bu... Goz alabildigine bir kocaman kazan... Fakur fokur kayniyor. Icinde batip cikan, feryad eden milyonlarca kafatasi... Televizyoncu korku, dehset icinde:
"Cehennem iste..."
"Ya demin gorduklerim neydi?"
"Reklamlari izlemistiniz..."


SECIM 
Nasreddin Hoca, Aksehir'de Bektasi erenlerinden birine sormus:
"Bugun secim var, secmeyecek misin?"
"Secmeyecegim!"
"Niye?"
"Seciyoruz, seciyoruz, deviriyorlar..."
"Gene secersin!"
"Gene devirirler."
"Ossun vasin, bizde secim dedigin cok, gene secersin!"
"Git allesen Hoca efendi, biz su olumlu dunyaya hep secmeye mi geldik?"


GELECEK SECIM
Iki arkadas yolda karsilastilar. Biri otekine:
"Haberi duydun mu?" diye sordu. "Icisleri Bakanliginda bu gece buyuk bir hirsizlik olmus."
"Yok canim". Onemli vesikalar mi calinmis?"
"Onemli de laf mi"... Calinanlar, gelecek secimlerin sonuclariymis."

TEMS?LC?
Secim oncesi listeleri duzenleniyordu. Parti merkezinde genel baskan bir oneride bulundu. "Aday listesine Ahmet Bey'i mutlaka katin."
Parti ileri gelenlerinden biri itiraz edecek oldu:
"Aman, Sayin Baskanim Ahmet Bey aptalin biridir."
"Memleketimizde hatiri sayilir oranda aptal var. Onlarin da mecliste temsilci bulundurmaya haklari var." 
SUKUR
Bir ?ngiliz, Avam Kamarasi secimleri oncesi uzun bir yolculuga cikiyor. Donusunde hemen klubune kosmus. Bir yakin arkadasina, bolgesindeki adaylari, secim konusmalarini dinleyip dinlemedigini soruyor. Arkadasi acikliyor:
"Muhafazakarlarin da, iscilerin de, liberallerin de adaylarini dinledim. ?yi tanimaya calistim. Sonunda, yalniz bir tanesini sececegi icin Tanri'ya sukrettim."
OY 
Bir cumhurbaskanligi adayi, secim sonuclarini onceden ogrenmek icin bir arastirma enstitusune basvurur. Mukemmellestirilmis bir elektronik hesap makinesine hayli bilgi verir, calistirirlar. Makine butun dokumanlari yavas yavas hazmeder ve bir ceyrek saat sonunda kararini bildirir:
"Oylarin % 50.03 ile secileceksiniz ama ben, oyumu size vermeyecegim."
SEC?M NUTKU
Politikacinin biri secim arifesinde, secim icin yazdigi nutkunu evinde 
prova ediyordu. 
Karisinin karsisina gecip gur sesi ile butun nutku okudu ve sordu:
"Nasil buldun karicigim?"
"Cok guzel."
"Peki, ne anladin?"
Kadin: Gurlemenden baska bir sey anlamadim."
"Oyleyse, tam istedigim gibi olmus..."
SUARA PART?S?
Kuruyorum
Kuruyorum
Kuruyor
Kuru
Kur...
"Ne o sen de mi parti kuruyorsun?"
"Yok abi, ben sairim, sadece hayal kuruyorum."
SEC?M FIKRASI
Adamin biri belediye seciminde adayligini koymaya karar vermis. Karisi kuplere binmis:
"Cildirdin mi sen?" diye bagirmis. "Sana kim oy verir ki? Tabii senden ve benden baska..."
Koca gulumseyerek:
"Sen sabret de gor," der.
Secimler yapilir, sandiklar acilir, oylar sayilir. Ve bizim adayin tam uc oy aldigi belli olunca, karisi feryadi basar.
"Hain... Ben senin hayatinda bir baska kadin oldugunu biliyordum zaten."
DORT YIL DAHA
Birlesik Amerika'nin kucuk bir sehrinde bir senator adayi, halka nutuk cekmekteydi:
"Partinin butun istedigi, dort yil daha iktidarda kalmak ki, tespit ettigi programi uygulayabilsin..."
Dinleyicilerden biri:
"Peki, partinizin programi nedir?" diye sordu.
Politikaci:
"Dort yil daha iktidarda kalabilmek."
B?R KEZ
Bir milletvekili adayi secim kampanyasi sirasinda konusma yapacakti. Epey ugrastiktan sonra bir seyler yazdi, sonra da kagidi arkadasina uzatarak, "Sunu oku da bana dusunceni hic cekinmeden acikca soyle" dedi.
Ertesi sabah arkadasi yaziyi getirip milletvekili adayina iade etti. Beriki hemen sordu:
"Eee, dusuncen nedir? Yazimi nasil buldun bakalim?"
"Yaziyi uc kez okudum. ?lkinde bana iyi gorundu. ?kincisinde aksak taraflari gormeye basladim. Gelgelelim ucuncu okuyusumda hic begenmedim."
Milletvekili adayi soyle bir dusundukten sonra:
"Oyleyse mukemmel," dedi.
"Nasil mukemmel," dedi.
"Konusmami yalniz bir kez okuyacak degil miyim canim..." der.
KALKIN LEN
Milletvekili adayi cosku icinde nutuk atiyordu:
"Eyyyy buyuk adamlar!... Eyyy tarihin olmezleri!.. Kalkin, kalkin da partimizin memlekete yaptigi hizmetleri gorun!.. Kalkin Fatih'ler, Yavuz'lar, Kanuni'ler, Kemal'ler, Namik'lar, Mithat'lar, Ziya'lar, Sinasi'ler, Barbaros'lar, kalkin... Kalkin da...
Adayin yaninda duran koy agasi, kahvede duran koy halkina bagirmis:
"Gaksanize len!.. Ne bakaniyonuz bon bon yuzume? Bey gimlerin adini sayiyosa, gaksin onlar ayaga..."
ELED?R
Koyler, sehirler, kasabalar...
Atlayabilecek hersey ve herkes cag atliyordu...
O gunlerden bir gun memleketi cag atlatanlardan bir basbakan yine dogu illerinden birisine gitti... Sehrin ileri gelenleri basbakan konussun diye biraz ahali topladilar meydana...
Basbakanin huyunu bildikleri icin de toplanan ahaliye siki siki tembih ettiler:
"Bu buyugumuzun bir huyu, konusurken soru sorar... Ne derse siz (eledir) diyeceksiniz..."
Basbakan gelip kursuye cikti ve basladi konusmaya:
Alkisladilar ve bagirdilar:
"Eledir..."
"Koylere elektrigi biz getirmedik mi arkadaslar"..."
"Eledir..."
"Telefonu biz baglamadik mi?"
"Eledir..."
"Televizyonu biz vermedik mi?"
"Eledir..."
"Biz cag atlamadik mi arkadaslar?.."
"Eledir..."
"Peki, bu kimse bize hirsiz diyor... Bu dogru mu?..."
Kaptirmisti ahali:
"Elediiiirrr..."
Basbakan kizdi "Hadi be... Neyi eledir?.." dedi kusup gitti...
Ahali arkasindan her ne kadar "pardon, ele degildir..." dediyse de donmedi...
HERKES?N B?R USTALIGI VAR
?ssiz kalmis, "?sci araniyor" yazisini gorunce dalmis:
"Burada sana is yok, demisler, cok zordur burasi... Ama madem israr ediyorsun... Bak surada 7 kilometre camurlu yol var. Bu 7 kilometre yoldaki butun camuru 7 saatte kenara atacak, yolu temizleyeceksin. Tamam mi?"
Adam "peki" demis, ise koyulmus. Hangi 7 saat! Daha 3 saat dolmadan 7 kilometrelik yoldaki butun camurlari atmis, yolu mis gibi temizlemis. Gundeligini alip gitmis. Ertesi sabah gelmis:
"Bugun de, demisler suradaki 7 cuval patatesi 7 saatte soyacaksin."
Adam yine ise koyulmus. Ne var ki, 7 saatte 7 cuval soyle dursun, 7 tane patatesi bile soyamamis. Sasirmislar:
"Sen dun 7 kilometre yoldaki camuru cabuk attin da, patatesleri niye soyamadin?"
"Efendim," diye aciklamis, "bendeniz bir zamanlar politikacilik yapmistim. Onun icin camur atmasini iyi bilirim. Ama patates soymakla ilgim olmadi hic."
TRANSFER
Kucuk oglu, milletvekili babasina sordu:
"Baba sizin partiden biri cikip da, obur partiye giderse, ne olur?"
"Hain olur oglum!"
"Peki, ya baska partiden biri sizin partiye girerse?"
"O mu? O da dogru yolu bulan insan olur..."
AYLIK
?ki memur konusuyorlardi:
"Eline Basbakan ayligi gecse ne yapardin?"
"Onu bilmiyorum ama, Basbakan'in eline benim ayligim gecse ne yapardi, cok merak ediyorum!" 
KIDEML? BASBAKAN
Bir gun Basbakan ile siradan bir vatandas olmusler... Obur dunyaya gitmisler...
Obur dunyada melekler Basbakani buyuk bir cosku ve ictenlikle karsilayip, bas koseye oturtmuslar... Siradan vatandasa ise pek ilgi gostermemisler...
Bu ilgisizlige uzulen vatandas da bunun nedenini ogrenmek istemis...
Bas melek vatandasa sormus:
"Sen kac kez oldun?"
Vatandas sasirmis.
"Bir kez..."
Melek Basbakani gostermis...
"O, gunde on kez oluyor... Onun icin buranin kidemlisidir..."
NOKTASIZ
Temel'i hic beklemedigi bir anda basbakan yapmislar. Kisa surede isleri kavramaya, koltuga isinmaya baslamis. Ama sivesi basina dert. Bir turlu duzeltemiyor.
Danismanlari "Hic degilse soyadinizi duzgun soyleyin" tavsiyesinde bulunuyorlarmis. Temel "Yazici" olan soyadini hep "Yazici" olarak soyluyormus. Sonunda kafasi kizmis, gunlerce "Yazici" demeye calismis, sonunda da basarmis.
Temel purnese, telefon caldi mi hemen aciyor ve soyadini duzgunce soyluyormus. Ama yillarin aliskanligi oyle uc-bes gunluk calismayla birden silinir mi? Tam da Cumhurbaskani'nin aradigi sirada Temel telefonu kaldirmis, "Buyrun" demis, "Ben Temel Yazici!". Ama hemen kendince yaptigi hatayi farkina varip duzeltivermis: "? noktasiz, ? noktasiz!" 
ALLO... ALLO...
Birinin ak dedigine oteki kara diyen iki parti lideri varmis bir tarihte bir ulkede... Bir gun bunlardan biri parti merkezinde otururken telefon calmis. Acmis: Karsisinda ziddi olan partinin lideri... Etrafindakilere isaret etmis. Onlar da merakla konusmayi izlemeye koyulmuslar:
"Evet, benim... Hayir!........ Hayir!........... Hayir!............. Hayir!............ Hayir!.......... Hayir!......................... EVET................ Hayir!............. Hayir!........... Hayir!............."
Ve telefonu kapamis. Parti ileri gelenleri hemen etrafini cevirmisler:
"Sayin Baskanim, ne dedi size? Ne soyledi de kendisine "Evet" dediniz bir kez? Ne onerdi ki, "Evet" dediniz? Ona nasil "Evet" dersiniz?"
"Durun canim, telaslanmayin bos yere!..... "Sesim iyi geliyor mu?" diye sormustu da..." 
YA SUNLAR NE ?S YAPIYOR?
Yeni bakan koltuga oturur oturmaz hemen bakanligini teftise basladi. Odalardan birine girdiginde memur kalabaligi karsisinda once sasirdi, sonra bagirdi:
"Bu ne, bu? Ne cok insan boyle? Bir serviste bu kadar memura ne gerek var? Yarisi bos duruyor bunlarin... Soyleyin bakalim siz? Siz, ne is yapiyorsunuz? Ya siz?"
"Bendeniz dosyalari tutarim efendim. Bazen isi bitiremem de, eve bile dosya goturdugum olur."
"Ben de arkadasimin tuttugu dosyalara girecek evrakin musveddelerini yazarim efendim. ?simin coklugundan cumartesi, pazar bile calisirim."
"Ben arkadasimin hazirladigi musveddeleri temize cekerim, efendim. ?simin coklugundan ilk otobusle gelir, son otobusle giderim."
"Bendeniz de hanim arkadasimin temize cektigi musveddeleri dosya sirasina gore numaralarim efendim. ?simin coklugundan ogle yemeklerine cikamam cogu gun..."
"Ben de dosyalarda yapilan yanlislari duzeltirim efendim. ?sim oyle agirdir ki bazen dairede kalip yattigim geceler olur."
Bakan, birden gerideki masalarda oturan, birbirinden guzel, bol makyajli iki genc kadina dondu:
"Ya siz? Ya siz ne yapiyorsunuz?"
"Rica ederiz sayin bakan. Arkadasimizin duzelttigi o yanlislara kimler yapiyor sandiniz?" 
POL?T?KACI L?STES?
Amerikan'in unlu Cumhurbaskanlarindan Lincoln, bir gun arkadaslariyla kuduz hastaligi konusunda konusurken, biri Lincoln'e sordu:
"Kuduza yakalanacak olursaniz ne yaparsiniz?"
Lincoln:
"?lk once bir kagit isterim.." dedi.
"Vasiyetinizi yazmak icin mi?"
"Hayir... Isiracagim politikacilarin listesini yazmak icin..." 
BANKER
Buyuk bir banker General de Gaulle tarafindan kabul edilir.
"Onurlu bir mesleginiz var," der ona General. "Fransa'nin sizin gibi kisilere gereksinmesi var. Hatta size bir sey soyleyebilirim: Eger iktidarda olmasaydim, borsayla ilgilenirdim."
Banker:
"Sir vermenize karsilik, sir vererek diyebilirim ki, eger siz iktidarda olmasaydiniz... ben de oyle yapardim." 
RADYO
Bir diktatorlukte ozel bir devlet gorevlisi koylere giderek herkesin bir radyo edinmesini saglamaya calisiyordu. Koylulerden biri sordu:
"Bu radyolarin ne yarari olacak efendim?"
"Baskentte sayin Baskanimizin soylediklerini buradan isiteceksiniz."
Koyluler bir sure aralarinda fisildasirlar. Neden sonra aralarindan biri sorar:
"Peki bizim burada konustuklarimiz da baskentten duyulacak mi?" 
PATAGONYA
Ulkenin birinde adamin biri, yolda yururken hukumet hakkinda ileri geri soylenirmis. O sirada yanindan gecmekte olan polis de soylediklerini duyup onu yakalamis:
"Hukumeti kotulersin ha!.. Yuru karakola."
Adam bakmis is ciddi. Polis kararli. Cok korkmus ve titrek bir sesle:
"Ama benim soz ettigim bizimki degil ki Patagonya Hukumeti..."
Polis bu kez daha da sertlesmis ve biyik altindan gulerek cikismis:
"Hadi be!.. Cocuk mu kandiriyorsun; senden mi ogrenecegiz kimin kotulenecegini..." demis. 
HUMEYN?
Humeyni, Amerikali gazetecilerin kendi aleyhinde yazdiklarindan bikip usanmisti. Onlari etkileyip, bu aleyhteki kampanyayi sona erdirmeye karar verdi. Butun Amerikan gazete, radyo ve televizyonlarindan birer heyet, tum masraflari karsilanarak ?ran'a davet edildi. Hepsi cok iyi sekilde agirlandiktan sonra, Humeyni'nin kendileriyle Hazar Denizi kiyisinda gorusecegi soylendi. Tum kameralar ve fotograf makineleri hazirlanirken yasli lider cikageldi.
"Simdiye kadar hep aleyhimde yazdiginiz icin soze kizmiyorum, cunku benim gercek kisiligimin gucunu bilmiyorsunuz. Simdi kendi gozlerinizle gordukten sonra, hakkimdaki kanilarinizi degistireceginize eminim... ?yice bakin, denizi yuruyerek gececegim!"
Birden tum sesler kesildi, bakislar Humeyni'de toplandi ve yasli lider, kendinden emin ve memnun bir bicimde denizin uzerinde yurumeye basladi...
Ertesi gun, namazini kilar kilmaz ilk isi Amerikan gazetelerini istemek oldu. Keyifli bir bicimde eline ilk gazeteyi aldi ve buyuk harflerle yazilmis sekiz sutunluk bir mansetle karsilasti: "Ustelik Yuzme de Bilmiyor!" 
K?ML?G? UNUTUNCA
Bankada para almak isteyen unlu spikere:
"Kimliginiz yaninizda yoksa, spiker oldugunuzu kanitlayin." dediler.
O da kalkti, haber bulteni okumaya basladi kafadan... Ses tonundan, tavrindan anladilar:
"Tamam" dediler, "sizin o unlu spiker oldugunuza inandik."
Birkac gun sonra bu kez unlu bir sarkici kimligini getirmemisti. Spikere uyguladiklari yontemi anlattilar. O da kalkti, taninmis sarkilarindan birini soylediler:
"Tamam," dediler. "sizin o unlu sarkici oldugunuza inandik."
Aradan bir hafta gecmisti ki, bu kez unlu bir politikaci geldi ayni bankaya... O da kimligini unutmustu. Yontemi anlattilar, "O unlu politikaci oldugunuzu kanitlayacak bir sey yapin!." dediler. Politikaci boynunu buktu:
"Vallahi bilmem ki... Ne yapayim? Hicbir sey yapamam ben... Hicbir sey gelmez ki elimden...
der demez, bankadaki memurlar bir agizdan bagirdilar:
"Tamam tamam... Sizin sahiden politikaci oldugunuza inandik."REKLAM
Televizyoncunun biri omrunu tamamlamis obur dunyaya gitmis. Sevabina gunahina bakmis, cennete buyur etmisler. Televizyoncu bakmis, hic de dunyada anlattiklarina benzemiyor. Cennet.. Gozalabildigine yemyesil cimen.. Her yanda sessiz sedasiz oturmus, dusunen insanlar. Cit yok... Cani sikilmis televizyoncunun... "Acaba, demis, bir de Cehennem'i gorsem?"
Meleklerden biri almis, dogruca Cehenneme'e goturmus. Bizimki kapidan soyle bir... uzanmis: Ooooo!.. Bir cumbustur gidiyor. Enfes bir orkestra.. Cildirtan bir muzik.. Harika dekor.. Ortada cirilciplak dans eden birbirinden nefis kizlar.. Karsisinda sira sira icki ficilari.. Musluguna bardagi dayayan kana kana iciyor. Bizimki hemen firlamis, kosmus kendisini getiren melege:
"Tamam." demis, "Cehennemde kalmak istiyorum ben."
?slemleri tamamlanmis, gitmis Cehennem'e. Fakat o da ne? Deminki goruntuden eser yok. Ne orkestra, ne kizlar, ne icki, ne su, ne bu... Goz alabildigine bir kocaman kazan... Fakur fokur kayniyor. ?cinde batip cikan, feryad eden milyonlarca kafatasi... Televizyoncu korku, dehset icinde:
"Cehennem iste..."
"Ya demin gorduklerim neydi?"
"Reklamlari izlemistiniz..."
SEC?M 
Nasreddin Hoca, Aksehir'de Bektasi erenlerinden birine sormus:
"Bugun secim var, secmeyecek misin?"
"Secmeyecegim!"
"Niye?"
"Seciyoruz, seciyoruz, deviriyorlar..."
"Gene secersin!"
"Gene devirirler."
"Ossun vasin, bizde secim dedigin cok, gene secersin!"
"Git allesen Hoca efendi, biz su olumlu dunyaya hep secmeye mi geldik?"
GELECEK SEC?M
?ki arkadas yolda karsilastilar. Biri otekine:
"Haberi duydun mu?" diye sordu. "?cisleri Bakanliginda bu gece buyuk bir hirsizlik olmus."
"Yok canim". Onemli vesikalar mi calinmis?"
"Onemli de laf mi"... Calinanlar, gelecek secimlerin sonuclariymis."
TEMS?LC?
Secim oncesi listeleri duzenleniyordu. Parti merkezinde genel baskan bir oneride bulundu. "Aday listesine Ahmet Bey'i mutlaka katin."
Parti ileri gelenlerinden biri itiraz edecek oldu:
"Aman, Sayin Baskanim Ahmet Bey aptalin biridir."
"Memleketimizde hatiri sayilir oranda aptal var. Onlarin da mecliste temsilci bulundurmaya haklari var." 
SUKUR
Bir ?ngiliz, Avam Kamarasi secimleri oncesi uzun bir yolculuga cikiyor. Donusunde hemen klubune kosmus. Bir yakin arkadasina, bolgesindeki adaylari, secim konusmalarini dinleyip dinlemedigini soruyor. Arkadasi acikliyor:
"Muhafazakarlarin da, iscilerin de, liberallerin de adaylarini dinledim. ?yi tanimaya calistim. Sonunda, yalniz bir tanesini sececegi icin Tanri'ya sukrettim."
OY 
Bir cumhurbaskanligi adayi, secim sonuclarini onceden ogrenmek icin bir arastirma enstitusune basvurur. Mukemmellestirilmis bir elektronik hesap makinesine hayli bilgi verir, calistirirlar. Makine butun dokumanlari yavas yavas hazmeder ve bir ceyrek saat sonunda kararini bildirir:
"Oylarin % 50.03 ile secileceksiniz ama ben, oyumu size vermeyecegim."
SEC?M NUTKU
Politikacinin biri secim arifesinde, secim icin yazdigi nutkunu evinde 
prova ediyordu. 
Karisinin karsisina gecip gur sesi ile butun nutku okudu ve sordu:
"Nasil buldun karicigim?"
"Cok guzel."
"Peki, ne anladin?"
Kadin: Gurlemenden baska bir sey anlamadim."
"Oyleyse, tam istedigim gibi olmus..."
SUARA PART?S?
Kuruyorum
Kuruyorum
Kuruyor
Kuru
Kur...
"Ne o sen de mi parti kuruyorsun?"
"Yok abi, ben sairim, sadece hayal kuruyorum."
SEC?M FIKRASI
Adamin biri belediye seciminde adayligini koymaya karar vermis. Karisi kuplere binmis:
"Cildirdin mi sen?" diye bagirmis. "Sana kim oy verir ki? Tabii senden ve benden baska..."
Koca gulumseyerek:
"Sen sabret de gor," der.
Secimler yapilir, sandiklar acilir, oylar sayilir. Ve bizim adayin tam uc oy aldigi belli olunca, karisi feryadi basar.
"Hain... Ben senin hayatinda bir baska kadin oldugunu biliyordum zaten."



DORT YIL DAHA
Birlesik Amerika'nin kucuk bir sehrinde bir senator adayi, halka nutuk cekmekteydi:
"Partinin butun istedigi, dort yil daha iktidarda kalmak ki, tespit ettigi programi uygulayabilsin..."
Dinleyicilerden biri:
"Peki, partinizin programi nedir?" diye sordu.
Politikaci:
"Dort yil daha iktidarda kalabilmek."


BIR KEZ
Bir milletvekili adayi secim kampanyasi sirasinda konusma yapacakti. Epey ugrastiktan sonra bir seyler yazdi, sonra da kagidi arkadasina uzatarak, "Sunu oku da bana dusunceni hic cekinmeden acikca soyle" dedi.
Ertesi sabah arkadasi yaziyi getirip milletvekili adayina iade etti. Beriki hemen sordu:
"Eee, dusuncen nedir? Yazimi nasil buldun bakalim?"
"Yaziyi uc kez okudum. Ilkinde bana iyi gorundu. ?kincisinde aksak taraflari gormeye basladim. Gelgelelim ucuncu okuyusumda hic begenmedim."
Milletvekili adayi soyle bir dusundukten sonra:
"Oyleyse mukemmel," dedi.
"Nasil mukemmel," dedi.
"Konusmami yalniz bir kez okuyacak degil miyim canim..." der.


KALKIN LEN
Milletvekili adayi cosku icinde nutuk atiyordu:
"Eyyyy buyuk adamlar!... Eyyy tarihin olmezleri!.. Kalkin, kalkin da partimizin memlekete yaptigi hizmetleri gorun!.. Kalkin Fatih'ler, Yavuz'lar, Kanuni'ler, Kemal'ler, Namik'lar, Mithat'lar, Ziya'lar, Sinasi'ler, Barbaros'lar, kalkin... Kalkin da...
Adayin yaninda duran koy agasi, kahvede duran koy halkina bagirmis:
"Gaksanize len!.. Ne bakaniyonuz bon bon yuzume? Bey gimlerin adini sayiyosa, gaksin onlar ayaga..."


ELEDIR
Koyler, sehirler, kasabalar...
Atlayabilecek hersey ve herkes cag atliyordu...
O gunlerden bir gun memleketi cag atlatanlardan bir basbakan yine dogu illerinden birisine gitti... Sehrin ileri gelenleri basbakan konussun diye biraz ahali topladilar meydana...
Basbakanin huyunu bildikleri icin de toplanan ahaliye siki siki tembih ettiler:
"Bu buyugumuzun bir huyu, konusurken soru sorar... Ne derse siz (eledir) diyeceksiniz..."
Basbakan gelip kursuye cikti ve basladi konusmaya:
Alkisladilar ve bagirdilar:
"Eledir..."
"Koylere elektrigi biz getirmedik mi arkadaslar"..."
"Eledir..."
"Telefonu biz baglamadik mi?"
"Eledir..."
"Televizyonu biz vermedik mi?"
"Eledir..."
"Biz cag atlamadik mi arkadaslar?.."
"Eledir..."
"Peki, bu kimse bize hirsiz diyor... Bu dogru mu?..."
Kaptirmisti ahali:
"Elediiiirrr..."
Basbakan kizdi "Hadi be... Neyi eledir?.." dedi kusup gitti...
Ahali arkasindan her ne kadar "pardon, ele degildir..." dediyse de donmedi...


HERKESIN BIR USTALIGI VAR
Issiz kalmis, "Isci araniyor" yazisini gorunce dalmis:
"Burada sana is yok, demisler, cok zordur burasi... Ama madem israr ediyorsun... Bak surada 7 kilometre camurlu yol var. Bu 7 kilometre yoldaki butun camuru 7 saatte kenara atacak, yolu temizleyeceksin. Tamam mi?"
Adam "peki" demis, ise koyulmus. Hangi 7 saat! Daha 3 saat dolmadan 7 kilometrelik yoldaki butun camurlari atmis, yolu mis gibi temizlemis. Gundeligini alip gitmis. Ertesi sabah gelmis:
"Bugun de, demisler suradaki 7 cuval patatesi 7 saatte soyacaksin."
Adam yine ise koyulmus. Ne var ki, 7 saatte 7 cuval soyle dursun, 7 tane patatesi bile soyamamis. Sasirmislar:
"Sen dun 7 kilometre yoldaki camuru cabuk attin da, patatesleri niye soyamadin?"
"Efendim," diye aciklamis, "bendeniz bir zamanlar politikacilik yapmistim. Onun icin camur atmasini iyi bilirim. Ama patates soymakla ilgim olmadi hic."


TRANSFER
Kucuk oglu, milletvekili babasina sordu:
"Baba sizin partiden biri cikip da, obur partiye giderse, ne olur?"
"Hain olur oglum!"
"Peki, ya baska partiden biri sizin partiye girerse?"
"O mu? O da dogru yolu bulan insan olur..."


AYLIK
Iki memur konusuyorlardi:
"Eline Basbakan ayligi gecse ne yapardin?"
"Onu bilmiyorum ama, Basbakan'in eline benim ayligim gecse ne yapardi, cok merak ediyorum!" 


KIDEMLI BASBAKAN
Bir gun Basbakan ile siradan bir vatandas olmusler... Obur dunyaya gitmisler...
Obur dunyada melekler Basbakani buyuk bir cosku ve ictenlikle karsilayip, bas koseye oturtmuslar... Siradan vatandasa ise pek ilgi gostermemisler...
Bu ilgisizlige uzulen vatandas da bunun nedenini ogrenmek istemis...
Bas melek vatandasa sormus:
"Sen kac kez oldun?"
Vatandas sasirmis.
"Bir kez..."
Melek Basbakani gostermis...
"O, gunde on kez oluyor... Onun icin buranin kidemlisidir..."


NOKTASIZ
Temel'i hic beklemedigi bir anda basbakan yapmislar. Kisa surede isleri kavramaya, koltuga isinmaya baslamis. Ama sivesi basina dert. Bir turlu duzeltemiyor.
Danismanlari "Hic degilse soyadinizi duzgun soyleyin" tavsiyesinde bulunuyorlarmis. Temel "Yazici" olan soyadini hep "Yazici" olarak soyluyormus. Sonunda kafasi kizmis, gunlerce "Yazici" demeye calismis, sonunda da basarmis.
Temel purnese, telefon caldi mi hemen aciyor ve soyadini duzgunce soyluyormus. Ama yillarin aliskanligi oyle uc-bes gunluk calismayla birden silinir mi? Tam da Cumhurbaskani'nin aradigi sirada Temel telefonu kaldirmis, "Buyrun" demis, "Ben Temel Yazici!". Ama hemen kendince yaptigi hatayi farkina varip duzeltivermis: "? noktasiz, ? noktasiz!" 


ALLO... ALLO...
Birinin ak dedigine oteki kara diyen iki parti lideri varmis bir tarihte bir ulkede... Bir gun bunlardan biri parti merkezinde otururken telefon calmis. Acmis: Karsisinda ziddi olan partinin lideri... Etrafindakilere isaret etmis. Onlar da merakla konusmayi izlemeye koyulmuslar:
"Evet, benim... Hayir!........ Hayir!........... Hayir!............. Hayir!............ Hayir!.......... Hayir!......................... EVET................ Hayir!............. Hayir!........... Hayir!............."
Ve telefonu kapamis. Parti ileri gelenleri hemen etrafini cevirmisler:
"Sayin Baskanim, ne dedi size? Ne soyledi de kendisine "Evet" dediniz bir kez? Ne onerdi ki, "Evet" dediniz? Ona nasil "Evet" dersiniz?"
"Durun canim, telaslanmayin bos yere!..... "Sesim iyi geliyor mu?" diye sormustu da..." 


YA SUNLAR NE IS YAPIYOR?
Yeni bakan koltuga oturur oturmaz hemen bakanligini teftise basladi. Odalardan birine girdiginde memur kalabaligi karsisinda once sasirdi, sonra bagirdi:
"Bu ne, bu? Ne cok insan boyle? Bir serviste bu kadar memura ne gerek var? Yarisi bos duruyor bunlarin... Soyleyin bakalim siz? Siz, ne is yapiyorsunuz? Ya siz?"
"Bendeniz dosyalari tutarim efendim. Bazen isi bitiremem de, eve bile dosya goturdugum olur."
"Ben de arkadasimin tuttugu dosyalara girecek evrakin musveddelerini yazarim efendim. Isimin coklugundan cumartesi, pazar bile calisirim."
"Ben arkadasimin hazirladigi musveddeleri temize cekerim, efendim. ?simin coklugundan ilk otobusle gelir, son otobusle giderim."
"Bendeniz de hanim arkadasimin temize cektigi musveddeleri dosya sirasina gore numaralarim efendim. ?simin coklugundan ogle yemeklerine cikamam cogu gun..."
"Ben de dosyalarda yapilan yanlislari duzeltirim efendim. ?sim oyle agirdir ki bazen dairede kalip yattigim geceler olur."
Bakan, birden gerideki masalarda oturan, birbirinden guzel, bol makyajli iki genc kadina dondu:
"Ya siz? Ya siz ne yapiyorsunuz?"
"Rica ederiz sayin bakan. Arkadasimizin duzelttigi o yanlislara kimler yapiyor sandiniz?" 


POLITIKACI LISTESI
Amerikan'in unlu Cumhurbaskanlarindan Lincoln, bir gun arkadaslariyla kuduz hastaligi konusunda konusurken, biri Lincoln'e sordu:
"Kuduza yakalanacak olursaniz ne yaparsiniz?"
Lincoln:
"?lk once bir kagit isterim.." dedi.
"Vasiyetinizi yazmak icin mi?"
"Hayir... Isiracagim politikacilarin listesini yazmak icin..." 


BANKER
Buyuk bir banker General de Gaulle tarafindan kabul edilir.
"Onurlu bir mesleginiz var," der ona General. "Fransa'nin sizin gibi kisilere gereksinmesi var. Hatta size bir sey soyleyebilirim: Eger iktidarda olmasaydim, borsayla ilgilenirdim."
Banker:
"Sir vermenize karsilik, sir vererek diyebilirim ki, eger siz iktidarda olmasaydiniz... ben de oyle yapardim." 


RADYO
Bir diktatorlukte ozel bir devlet gorevlisi koylere giderek herkesin bir radyo edinmesini saglamaya calisiyordu. Koylulerden biri sordu:
"Bu radyolarin ne yarari olacak efendim?"
"Baskentte sayin Baskanimizin soylediklerini buradan isiteceksiniz."
Koyluler bir sure aralarinda fisildasirlar. Neden sonra aralarindan biri sorar:
"Peki bizim burada konustuklarimiz da baskentten duyulacak mi?" 


PATAGONYA
Ulkenin birinde adamin biri, yolda yururken hukumet hakkinda ileri geri soylenirmis. O sirada yanindan gecmekte olan polis de soylediklerini duyup onu yakalamis:
"Hukumeti kotulersin ha!.. Yuru karakola."
Adam bakmis is ciddi. Polis kararli. Cok korkmus ve titrek bir sesle:
"Ama benim soz ettigim bizimki degil ki Patagonya Hukumeti..."
Polis bu kez daha da sertlesmis ve biyik altindan gulerek cikismis:
"Hadi be!.. Cocuk mu kandiriyorsun; senden mi ogrenecegiz kimin kotulenecegini..." demis. 


HUMEYNI
Humeyni, Amerikali gazetecilerin kendi aleyhinde yazdiklarindan bikip usanmisti. Onlari etkileyip, bu aleyhteki kampanyayi sona erdirmeye karar verdi. Butun Amerikan gazete, radyo ve televizyonlarindan birer heyet, tum masraflari karsilanarak Iran'a davet edildi. Hepsi cok iyi sekilde agirlandiktan sonra, Humeyni'nin kendileriyle Hazar Denizi kiyisinda gorusecegi soylendi. Tum kameralar ve fotograf makineleri hazirlanirken yasli lider cikageldi.
"Simdiye kadar hep aleyhimde yazdiginiz icin soze kizmiyorum, cunku benim gercek kisiligimin gucunu bilmiyorsunuz. Simdi kendi gozlerinizle gordukten sonra, hakkimdaki kanilarinizi degistireceginize eminim... Iyice bakin, denizi yuruyerek gececegim!"
Birden tum sesler kesildi, bakislar Humeyni'de toplandi ve yasli lider, kendinden emin ve memnun bir bicimde denizin uzerinde yurumeye basladi...
Ertesi gun, namazini kilar kilmaz ilk isi Amerikan gazetelerini istemek oldu. Keyifli bir bicimde eline ilk gazeteyi aldi ve buyuk harflerle yazilmis sekiz sutunluk bir mansetle karsilasti: "Ustelik Yuzme de Bilmiyor!" 


KIMLIGI UNUTUNCA
Bankada para almak isteyen unlu spikere:
"Kimliginiz yaninizda yoksa, spiker oldugunuzu kanitlayin." dediler.
O da kalkti, haber bulteni okumaya basladi kafadan... Ses tonundan, tavrindan anladilar:
"Tamam" dediler, "sizin o unlu spiker oldugunuza inandik."
Birkac gun sonra bu kez unlu bir sarkici kimligini getirmemisti. Spikere uyguladiklari yontemi anlattilar. O da kalkti, taninmis sarkilarindan birini soylediler:
"Tamam," dediler. "sizin o unlu sarkici oldugunuza inandik."
Aradan bir hafta gecmisti ki, bu kez unlu bir politikaci geldi ayni bankaya... O da kimligini unutmustu. Yontemi anlattilar, "O unlu politikaci oldugunuzu kanitlayacak bir sey yapin!." dediler. Politikaci boynunu buktu:
"Vallahi bilmem ki... Ne yapayim? Hicbir sey yapamam ben... Hicbir sey gelmez ki elimden...
der demez, bankadaki memurlar bir agizdan bagirdilar:
"Tamam tamam... Sizin sahiden politikaci oldugunuza inandik."